DUYU BÜTÜNLEME NEDİR ?
1972 yılında Ergoterapist Jean Ayres tarafından tanımlanan “Duyu Bütünleme”, kişinin vücudundan ve çevresinden aldığı duyusal uyarıları anlamlandırması, organize etmesi ve adaptif cevabı açığa çıkarması olarak tanımlanan nörolojik bir süreçtir. Duyu bütünleme, akademik öğrenme ve sosyal davranışlar için temel oluşturur.
Duyu bütünleme terapisinde, değerlendirme sonuçlarına göre uygulanan müdahale programı ile çocukların yaşadıkları duyusal tecrübelerin nörofizyolojik adaptasyonu ve çocuğun duruma uygun adaptif cevap açığa çıkarması sağlanır. Bu sayede çocuk, çevresiyle olan sosyal, duygusal ve fiziksel etkileşimini pozitif yönde arttırır.
Çevreden gelen uyaranlar doğru işlenmediğinde ve yorumlanmadığında, ortaya bazı sorunlar çıkmaktadır. Bu sorunlardan bazıları; normal seviyedeki duyusal uyaranlara fazla ya da az tepki vermek, yaşıtlarına göre fazla ya da az hareketlilik, zayıf koordinasyon ve organizasyon becerileri, akademik beceriler ve günlük yaşam becerilerinde gecikme olarak görülebilmektedir.
DUYULARIMIZ
Bu zamana kadar öğrendiğiniz 5 duyumuz (görme, işitme, koku, tat, dokunma) vardı. Fakat bunların dışında tanımlanmış 3 duyumuz daha bulunmaktadır. Bunlar;
- Proprioseptif (Vücut Farkındalığı)
- Vestibüler (Denge)
- İnteroceptif (İçsel duyu: açlık, ağrı gibi organlarımızdan gelen bilgileri algılamamızı sağlar.)
- Vestibüler sistemin reseptörleri iç kulakta bulunur.
- Kişinin vücudunun konumunun ve hareketin hızının, açısının bilgisini sağlar.
- Postüral stabilite ve vücut dengesi için statik ve dinamik kas tonusunu korur.
- Yerçekimine karşı dik duruş sağlamaya yardımcı olur.
- Gözlerin, ellerin ve vücudun hareketini otomatik olarak koordine eder. (Başın hareketini telafi etmek için gözlerin hareket etmesini sağlar)
- Bilateral entegrasyon (vücudun iki tarafının koordinesi)
- Vücudun uzayda nerede olduğu ve vücudun veya çevrenin hareket edip etmediği hakkında bilgi sağlar.
Vücut parçalarının konumlarının, birbirleriyle ilişkilerinin ve uzaydaki hareketlerinin bilinçsiz farkındalığıdır. Proprioseptif sistemin reseptörleri; kaslarda, eklemlerde ve tendonlarda bulunur.
Proprioseptif sistemin temel işlevleri şunlardır:
- Farklı vücut parçalarının pozisyonları ve hareket edip etmedikleri veya hareketsiz kaldıkları hakkında beyne geri bildirim verir.
- Görmeye güvenmek zorunda kalmadan vücut parçalarının hareketini yönlendirir.
- Postüral stabilite ve vücut dengesi için statik ve dinamik kas tonusunun korunmasında vestibüler sistemle yakın etkileşim içindedir.
- Kas kasılmasını derecelendirmeye ve yumuşak hareketleri kontrol etmeye yardımcı olur.
- Belirli kaba ve ince motor becerilerinin otomatik seviyede performansına izin verir.
Vestibular ve proprioseptif sistemin etkileşimi, kişinin vücut pozisyonunu uzayda ilişkilendirmek ve yerçekimi ile ilişkili olarak postüral kontrolü düzenlemek için bir referans noktası sağlar. Yani iki sistem birbiriyle yakından bağlantılıdır ve vestibular-proprioseptif sistem olarak adlandırılırlar.
- Taktil (Dokunma) sistemin reseptörleri cilt yapısında farklı katmanlarda bulunur. Bazıları hafif dokunuşu, sıcaklığı ve ağrı hissini tespit etmekten sorumludur. Diğerleri ise farklı dokuları, şekilleri ve yüzeylerin dış hatlarını ayırt eder.
- Duygusal ve sosyal gelişimi sağlar. (Örneğin ebeveynler ve bebek arasında bağ kurulması)
- Vücut şemasının geliştirilmesine katkıda bulunur.
- Duyu-motor farkındalığı sağlar.
- Deriden gelen duyusal girdinin, beyinde bir motor
- Vücut şemasının oluşturulması yoluyla motor planlamanın geliştirilmesine hizmet eder. Yani ne yapılacağı fikrini formüle etme, bir görev için eylem dizisini planlama ve yürütme yeteneğinin temelini oluşturur.
- İnce motor becerilerin gelişimine katkıda bulunur.
DUYU BÜTÜNLEME BOZUKLUKLARI
Duyuların doğru işlenmediği veya entegre olamadığı durumlarda eğlence, verimlilik, oyun, sosyal beceri, günlük yaşam aktiviteleri, akademik başarı gibi bir veya daha fazla yaşam alanında performans zorlukları görülür ve gündelik faaliyetleri yerine getirme yeteneğimiz azalır.
Beynin duyusal bilgiyi normalden daha az ya da daha çok aldığı durumlarda, bu bilgiye cevap verme zorluğu şeklinde bir duyu bütünleme bozukluğu ortaya çıkmaktadır. Bu bozukluklarda duyu bütünleme terapisi uygulanmaktadır.
Aşırı Duyarlı Olan Kişiler (Hipersensitive):
- Farklı dokulardan hoşlanmaz. Örneğin çim, kum, farklı kumaş türleri vb.
- Kalabalıktan ve gürültülü yerlerden hoşlanmaz. Bu sebeple sosyal ortamlardan uzak durur.
- Sarılmaktan, öpmekten hoşlanmaz.
- Dikkati dağınıktır.
- Normal sesler, ışıklar, hareketler, kokulardan rahatsızlık duyar.
- Ellerinin kirlenmesinden hoşlanmaz.
- Saç ve tırnak kesiminden rahatsızlık duyar.
- Sürekli stresli görünür.
- Yemek seçer.
- Değişiklerden rahatsızlık duyar.
- Uyku problemleri yaşar.
Az Duyarlı Olan Kişiler (Hiposensitive)
- Uyanmakta zorluk çeker.
- Tepkisiz ve yavaş görünüme sahiptir.
- Acı ve diğer insanlardan habersizdir.
- İşitme problemi yoktur ancak işitmiyor gibi görünür.
- Kirlendiğini farketmez.
Duyusal Arayışı Olan Kişiler:
- Aşırı kıpır kıpır görünür.
- Gürültülü, rahatsız edici sesler çıkarır.
- Tırmanıp atlamaktan hoşlanır veya sürekli bir yerlere çarpar.
- Giysilerini veya parmaklarını ısırma davranışları gösterir.
- Baskın tat ve kokulardan hoşlanır.
- Hareket eden nesneleri izlemekten hoşlanır.
Duyusal Diskriminasyon Problemleri:
- Kötü el yazısı vardır.
- Giyinme ve yemek yemekte zorlanır.
- Uygunsuz kuvvet kullanır. Örneğin sürekli bir şeyleri yere düşürür.
- Sesin geldiği yönü ayırt etmekte güçlük yaşar.
- Dokunarak nesneleri tanımlamakta zorlanır. Örneğin çantanın içinden bakmadan kalemliğini bulmak.
- Düşeceği yönü belirlemekte, aynı zamanda buna karşı koruyucu reaksiyon oluşturmakta zorlanır.
- İç organlarıyla ilgili yaşadığı problemleri ve problemin yerini tanımlamakta güçlük çeker.
Duyusal Temelli Motor Problemler:
- Yavaş ve koordinasyonsuz görünür. Aynı zamanda beceriksiz, yavaş ve zayıf motor becerileri vardır.
- Görevleri sıralamakta güçlük yaşar. Örneğin şişenin kapağını açmadan suyu içmeye çalışır.
- Zayıf duruşa sahiptir.
- Emekleme, ayakta durma, yürüme, koşma ve zıplamada gecikme görülür.
- Zayıf vücut farkındalığı vardır.
- Hareket zamanlamasında zorluk yaşar.
- Kıyafetleri giymek ve katlamakta, aynı zamanda doğru konumlandırmakta güçlük çeker.
Duyu bütünleme terapisinde, değerlendirme sonuçlarına göre uygulanan müdahale programı ile çocukların yaşadıkları duyusal tecrübelerin nörofizyolojik adaptasyonu ve çocuğun duruma uygun adaptif cevap açığa çıkarması sağlanır. Bu sayede çocuk çevresiyle olan sosyal, duygusal ve fiziksel etkileşimini pozitif yönde arttırır.
Erken yaşta değerlendirme ve müdahale, terapinin kilit noktalarından biridir.
Duyu bütünleme bozuklukları birçok faktöre bağlı olarak gelişebilmektedir. Bilimsel olarak; genetik, prematüre doğum, doğum öncesinde-sırasında-sonrasında gelişen komplikasyonlar ve çevresel faktörelere bağlı olarak duyu bütünleme bozuklukları görülebilmektedir.
Duyu bütünleme problemlerinin destek almadan geçmesi mümkün değildir. Birey büyüdükçe bu problemlerle baş etmek için farklı stratejiler geliştirebilir fakat bu problemlerin geçtiği anlamına gelmez. Bireyin duyusal temelli problemleri; günlük yaşam, sosyal iletişim, motor beceri ve akademik başarısını etkileyecektir.
Duyu bütünleme terapisiyle; duyusal temelli günlük yaşam performansında yaşanan zorluklar, sosyal iletişim problemleri, motor beceri problemleri ve akademik performansta yaşanan problemler en aza indirgenir. Bireyin maksimum performansa ulaşması sağlanır.
Otizmli bireylerin %90’ında duyu bütünleme problemleri görülmektedir. Fakat duyu bütünleme problemi olanlar otizm demek değildir. Duyu bütünleme problemleri; otizm, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu veya farklı bir tanıdan bağımsız olarak veya bir tanıya eşlik ederek görülebilmektedir.
Öncelikle ergoterapist çocuğu kapsamlı şekilde değerlendirmektedir. Değerlendirme basamaklarına Değerlendirme & Testler bölümünden ulaşabilirsiniz. Çocuğun duyusal profiline göre desteğe ihtiyacı varsa haftalık terapi programı hazırlanır. Çocuğun ihtiyacına göre haftalık seans sayısı belirlenir. Seanslar yaklaşık 40 dakika sürmektedir. Ailenin terapi sürecine aktif katılımı çok kıymetlidir ve terapiyi yaşam tarzına entegre etmelidir.
Her çocuğun duyusal profili, gelişim süreci, bireysel ve çevresel özellikleri farklıdır. Bu nedenle net bir süre vermek mümkün değildir.
Tanı gruplarının farklı problemleri olabilir ve tek başına duyu bütünleme terapisi yeterli değildir. Duyu bütünleme terapisi; duyusal temelli problemler için uygulanmaktadır. Çocuğun desteklenmesi gereken diğer alanlar için farklı yaklaşımlara (Dil ve konuşma terapisi, psikolojik destek, fizyoterapi, floortime, beslenme terapisi, özel eğitim vb.) ihtiyaç duyulmaktadır. Bütüncül bir yaklaşımla uzmanların koordinasyon halinde ilerlemesi kıymetlidir.
Evde desteklemeniz terapi süreci için çok kıymetlidir. Terapistiniz ile çocuğunuzun ihtiyacına göre bilgi paylaşımında bulunmak, desteklemek için doğru yaklaşımları ve oyuncakları belirlemeniz gerekir.